Asyabahis Türkiyenin Canlı Casino Sitesi Asyabahis Giriş
Maddesinde terörü; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”; aynı Kanun’un 2.
Asyabahis (@asyabahiscom) • Instagram photos and videos
Maddesinde terörü; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”; aynı Kanun’un 2.
Maddesinde terörü; "Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."; aynı Kanun'un 2.
Hepsiburada Bahis şikayetleri için tıklayın
Örgüt mensuplarının silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkanının bulunması, silahlı terör örgütü suçunun oluşması için gerekli ve yeterli olmakla birlikte; 15.07.2016 tarihinde meydana gelen kalkışma esnasında TSK içerisinde yapılanıp görünürde TSK mensubu olan ve ancak örgüt liderinin emir ve talimatları ile hareket eden örgüt mensuplarınca silah kullanılmış, birçok sivil vatandaş ve kamu görevlisi öldürülüp yaralanmıştır.
Söz konusu terör örgütü, nihai amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personelin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmeye yönelik nihai hedefi bulunan FETÖ/PDY, söz konusu ele geçirme süreci tamamlandıktan sonra devlet, toplum ve fertlere dair ne varsa ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek amacıyla hareket etmektedir.
Örgütte sıkı bir disiplin ve eylemli bir işbirliği bulunduğu, örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet edildiği, illegal faaliyetleri gizleyebilmek için hiyerarşik yapıya uygun hücre sistemi içinde yapılanarak grup imamları tarafından emir talimat verilmesi, üyeleri arasında haberleşmenin sağlanması için ByLock gibi haberleşme araçlarının kullanıldığı, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkın gizlendiği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasa'da öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu, demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükümet ve diğer anayasal kurumları feshedip iktidarı ele geçirmek olduğu, bu amaçla, Emniyet, Jandarma teşkilatı, MİT ve Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisini haiz kurumlara sızan mensupları vasıtasıyla, kendisinden olmayan güvenlik güçlerine, kamu görevlilerine, halka, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Meclis binası gibi simge binalar ve birçok kamu binasına karşı ağır silahlarla saldırıda bulunmak suretiyle amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli öldürme ve yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirildiği, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen diğer bir kısım eylemlere ilişkin bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, bu davalarda verilen mahkeme ve Yargıtay kararları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında;
FETÖ/PDY, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Anayasa'da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkıp ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür.
Ceza Dairesi'ne bir başkan seçilmesine rağmen seçilmeyen iki kişinin de yeni kurulan olağanüstü mahkemelerde başkan olarak görevlendirildiğini ve başkan sayısının fiilen üçe çıkarıldığını, bu başkanlar görevlendirilirken Yargıtay'ın yerleşik teamüllerine uyulmadığını, bu davalara bakmak üzere olağanüstü mahkemeler kurulmasının tabi hakim ilkesinin de ihlâline neden olduğunu, örgüt üyeliği iddiasının temelsiz olduğunu, cemaatin nasıl terör örgütü ilan edildiğini anlayamadığını, çünkü ne 15 Temmuz 2016 tarihinden önce ne de sonra bulaştığı bir terör eylemini bilmediğini, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi olayının koskocaman bir muamma olduğunu, terör örgütleri isimlerini kendileri koyarken FETÖ terör örgütü ismini başkasının koyduğunu, ByLock mesaj kayıtlarında geçen adresin kendi adresiyle tam olarak örtüşmediğini, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı, somut ve hukuka uygun delil bulunmadığından ve suçu işlemediğinden dolayı beraatına karar verilmesi gerektiğini,
Savunmuştur.
I- SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ SUÇU
1- Terör Kavramı, Suç Örgütü, Terör Örgütü ve Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme ve Üye Olma Suçları
Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1.
332, 107, 1, 3, 1, Abudhabi Büyükelçiliği
Ile Yargıtay Tetkik Hâkimleri olan….’nin de evde olduklarını gördüğünü, kendileri dışında Yargıtay’dan da bu kişilerin gelmesinden hoşlanmadığını, bu hususu dile getirdiğinde oradakilerin Yargıtay’ı en iyi bu kişilerin bildiğini, bu nedenle Yargıtay’dan seçecekleri kişiler için bilgi vermeleri amacıyla çağırdıklarını dile getirdiklerini, yemekten sonra eve projektör kurulduğunu gördüğünü, …’nın kendisine “Arkadaşlar 350-400 isim belirlemişler” dediğini, bu isimlerin Kurul Üyelerinin belirlediği isimler olduğunu zannettiğini, ama ilerleyen aşamada Fetullah Gülen cemaati mensuplarının çıkardığı isimler olduğunu anladığını, konuşmalar sırasında …’ın başını çektiği Yargıtay Üyelerinin meydana getirdiği Yargıtay’daki yapıyı kırmak için bir seçim yapılacağını, bu seçim nedeniyle seçilecek kişilerin birlikte hareket etmesi gerektiğinden bahisle mümkünse seçilecek 160 kişinin kendi belirledikleri kişiler arasından seçilmesini söylediklerini, ancak onlara bunun mümkün olmadığını, diğer Kurul Üyeleriyle birlikte Bakan ve Müsteşar ile kendilerinin de taleplerinin olacağını belirttiklerini, hatta “Burada belirlenecek isimleri saymayalım, bu nedenle sayı pazarlığı yapmayalım” dediğini, evde bulunan dönemin HSYK üyeleri ….’nun Fetullah Gülen cemaati mensubu olduklarını, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı …ile Tetkik Hâkimleri … ve …nin de o günkü sunum ve tavırlarından aynı cemaatin mensubu olduklarını anladığını, hazırlanan isimler arasında kürsüde görev yapan hâkim ve Cumhuriyet savcılarıyla birlikte, ağırlığının Yargıtay’da görev yapan Cumhuriyet savcıları ile Tetkik Hâkimleri olduklarını gördüğünü, bu isimler duvara yansıtıldığında, istedikleri kişiler konusunda yoğun bir övgü geldiğini, istemedikleri kişiler için de herhangi bir övgüden söz edilmediğini, sadece bir kaç kişinin bu kişiler için konuştuklarını, bu yansı sırasında seçilmelerini istedikleri ve övdükleri kişilerin Fetullah Gülen cemaati mensubu hâkim ve Cumhuriyet Savcıları olduklarını anlamaya başladıklarını, çünkü tüm listenin bu kişilerden oluşmadığını, ancak seçilmesini istediklerinin kendi cemaatlerinden olduklarını anladıklarını, isim belirlemede Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu belirttiği Kurul Üyelerinin de sürece dahil olup onların da görüşlerini belirttiklerini, isimler belirlendikten sonra Fetullah Gülen cemaati mensubu olan üyelerin, bu isimlerin sayısını belirlemek istediklerini, ancak onlara sayı konuşulmayacağını söyleyip “Bu nereden çıktı?” diye sorduğunu, belirlenen isimleri sayınca rakamın 80 civarında olduğunu, bu sırada … ile birlikte … ve…’nın salonun dışına çıkıp bir kaç dakika sonra geri geldiklerini, …’nun orada bulunan kişilere hitaben “Bu konu hoca efendiyle konuşulmuş ve 140 denmiş, benim açımdan konu kapanmıştır, bu listede en az 140 kişi olacak” diye söz sarf ettiğini, bu toplantının ertesi günü …, … ve kendisinin, Müsteşar…’la görüşmek için Hakimevi’ne gidip ona durumu anlattıklarını, bu görüşmenin sonunda Müsteşarın gidip uzlaşmalarını kendilerine söylediğini, bunun üzerine yeniden görüşmelere başladıklarını, iki kez daha aynı üyelerle Hakimevi’nde ve …’nin evinde toplandıklarını, …’nin evindeki toplantıya Fetullah Gülen cemaati mensupları olan dönemin HSYK Üyeleri …, …, .., …, … ile birlikte … ve kendisinin de katıldıklarını, o dönemde HSYK Genel Sekreteri olan… ile Genel Sekreter Yardımcıları olan … ve ..ile Yargıtay’dan gelen ….’nin de evde olduklarını, bu evde toplanmalarının amacının; Yargıtay’a seçilecek Fetullah Gülen cemaati mensuplarının isimlerinin belirlenmesi olduğunu, buradaki toplantıda 140 sayısı konusunda diretilmediğini, ancak en az 120 kişi olmasının istendiğini, daha önce belirledikleri 80’e yakın isim dışında bazı isimlerin de dile getirilmeye başlandığını, seçilmeleri hâlinde yaşanacak sıkıntıları dile getirdiğini, buna rağmen bu kişilerde ısrar edilerek isimlerin listeye yazılmasının istenildiğini, bu konuşmalardan sonra kendilerinin ve yüksek yargı üyeleri dışında Kurul Üyelerince verilen isimlerin görüşülmesini istediğini, bu görüşme esnasında bazı isimlere Fetullah Gülen cemaati mensuplarınca itirazlar gelmeye başladığını, bu kişileri üçüncü seçimde çok ısrar ettiği için seçtirebildiğini, kendilerinin de belirledikleri isimlerle sayının 180’in üzerine çıktığını, bu sayı ortaya çıkınca Fetullah Gülen cemaati mensuplarının kendi sayılarını 108’e kadar indirdiklerini, ardından kendilerinin de belli bir sayıya kadar indiklerini, dönemin HSYK Üyesi Ali Aydın’ın Kerim Tosun’u ısrarla Yargıtay Üyesi yaptırmak istemesi üzerine onu da listeye eklediklerini ve başka bir kişiyle birlikte Fetullah Gülen cemaati mensuplarının sayısının 110’a çıktığını,
…’nın evinde Danıştay’a seçilecek kişilerin isimlerinin gündeme gelmediğini, ancak Fetullah Gülen cemaat mensuplarının 37000 ve 38000 sicillilerin de seçilmesini istemeleri üzerine, bu hususun tartışma konusu yapıldığını, kendisinin ve …’in 37000 ve 38000 sicillilerin çok kıdemsiz olduğunu belirterek istemediklerini, ancak onların kendi cemaat mensuplarının daha çok 37000 ve 38000 sicilliler arasında olması nedeni ile bu sicildeki kişilerden Danıştay’a üye seçilmesini istediklerini, tartışma uzayınca idari yargı kökenli olan … ile … ve …’dan bu hususu kendi aralarında konuşup çözüme kavuşturmalarını isteyerek tartışmayı sonlandırdıklarını, …’nin evinde bir kez daha bir araya geldiklerini, Danıştay üyeliklerine kimlerin seçileceğinin …’nin evinde konu olduğunu, …’in 37000 ve 38000 sicillilerin yer almadığı, 33000 ve aşağıdaki sicillilerin yer aldığı bir listeyi gündeme getirdiğini, “Bakın 37000 sicilliler olmadan da 50 sayısına ulaşılabiliyor” dediğini, Fetullah Gülen cemaat mensubu olanların bu listeyi kabul etmediklerini, 37000 ve 38000 sicillilerin de yer aldığı bir listenin yapıldığını, idari yargıda Fetullah Gülen cemaat mensuplarına aşırı ısrarları nedeniyle mecburen 37 veya 38 kişilik bir kontenjan vermek zorunda kaldıklarını, bu toplantılar sonucu adli yargıdan Yargıtay’a seçilecek 160 isim ile idari yargıdan Danıştay’a seçilecek 51 ismin net olarak belirlendiğini, 2011 yılı başında seçilen 37000 sicillilerin tümünün Fetullah Gülen cemaat mensubu olduklarını ve Fetullah Gülen cemaat mensuplarının kontenjanından üye seçildiklerini, sanık …’ın Fetullah Gülen cemaat mensuplarının kontenjanı ile bilahare seçtiklerini, ancak sanığın seçilmesini …’in de istediğini,
Kovuşturma aşamasında tanık olarak alınan ifadesinde; sanığın Ankara İdare Mahkemelerinde görevli olduğunu ve sanığı … vasıtasıyla tanıdığını, soruşturma aşamasında hakkında işlem yapılan Yargıtay ve Danıştay eski üyelerinin hepsinin hakkında ne bildiğinin sorulduğunu, sanığın da o kapsamda hakkında beyanda bulunduğu kişilerden biri olduğunu, sanık hakkında örgüt mensubiyetine ilişkin somut herhangi bir bilgi sahibi olmadığını, 2011 yılının başında yapılan ilk seçimde isminin gündeme geldiğini, hatırladığı kadar sanığın ilk seçimlerde değil daha sonraki seçimlerde seçildiğini, …’in de dönem arkadaşı olduğunu ve seçilmesini istediğini, ön görüşmeler kapsamında cemaat mensubu olduğu iddia edilen kişilerin üzerinde ısrarcı olduğu kişilerden biri olmadığını hatırladığını,
Tanık … kendisi hakkında yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli olarak verdiği ifade ve ek ifadelerinde; ifade tarihi itibarıyla Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri ve Başbakanlık Danışmanı olarak görev yaptığını, 2010 yılında HSYK Üyesi seçildiğini ve bir yıl görev yaptıktan sonra Adalet Bakanlığı Müsteşarlığına atandığını, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile mücadelesinin de bu aşamada başladığını, 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması üzerine ortaya çıkan krizinden sonra Adalet Bakanlığı ile Yargıtay ve Danıştay Üyeleri içerisinde bu yapıya mensup olduğuna inandığı kişileri tespit ederek hazırlamış olduğu listeleri HSYK, Adalet Bakanı, MİT Müsteşarı ve Başbakan’a bildirdiğini,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2016/104109 sayılı soruşturma kapsamında tanık olarak verdiği ifadesinde; HSYK 2.
Ile Yargıtay Tetkik Hâkimleri olan….’nin de evde olduklarını gördüğünü, kendileri dışında Yargıtay’dan da bu kişilerin gelmesinden hoşlanmadığını, bu hususu dile getirdiğinde oradakilerin Yargıtay’ı en iyi bu kişilerin bildiğini, bu nedenle Yargıtay’dan seçecekleri kişiler için bilgi vermeleri amacıyla çağırdıklarını dile getirdiklerini, yemekten sonra eve projektör kurulduğunu gördüğünü, …’nın kendisine “Arkadaşlar 350-400 isim belirlemişler” dediğini, bu isimlerin Kurul Üyelerinin belirlediği isimler olduğunu zannettiğini, ama ilerleyen aşamada Fetullah Gülen cemaati mensuplarının çıkardığı isimler olduğunu anladığını, konuşmalar sırasında …’ın başını çektiği Yargıtay Üyelerinin meydana getirdiği Yargıtay’daki yapıyı kırmak için bir seçim yapılacağını, bu seçim nedeniyle seçilecek kişilerin birlikte hareket etmesi gerektiğinden bahisle mümkünse seçilecek 160 kişinin kendi belirledikleri kişiler arasından seçilmesini söylediklerini, ancak onlara bunun mümkün olmadığını, diğer Kurul Üyeleriyle birlikte Bakan ve Müsteşar ile kendilerinin de taleplerinin olacağını belirttiklerini, hatta “Burada belirlenecek isimleri saymayalım, bu nedenle sayı pazarlığı yapmayalım” dediğini, evde bulunan dönemin HSYK üyeleri ….’nun Fetullah Gülen cemaati mensubu olduklarını, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı …ile Tetkik Hâkimleri … ve …nin de o günkü sunum ve tavırlarından aynı cemaatin mensubu olduklarını anladığını, hazırlanan isimler arasında kürsüde görev yapan hâkim ve Cumhuriyet savcılarıyla birlikte, ağırlığının Yargıtay’da görev yapan Cumhuriyet savcıları ile Tetkik Hâkimleri olduklarını gördüğünü, bu isimler duvara yansıtıldığında, istedikleri kişiler konusunda yoğun bir övgü geldiğini, istemedikleri kişiler için de herhangi bir övgüden söz edilmediğini, sadece bir kaç kişinin bu kişiler için konuştuklarını, bu yansı sırasında seçilmelerini istedikleri ve övdükleri kişilerin Fetullah Gülen cemaati mensubu hâkim ve Cumhuriyet Savcıları olduklarını anlamaya başladıklarını, çünkü tüm listenin bu kişilerden oluşmadığını, ancak seçilmesini istediklerinin kendi cemaatlerinden olduklarını anladıklarını, isim belirlemede Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu belirttiği Kurul Üyelerinin de sürece dahil olup onların da görüşlerini belirttiklerini, isimler belirlendikten sonra Fetullah Gülen cemaati mensubu olan üyelerin, bu isimlerin sayısını belirlemek istediklerini, ancak onlara sayı konuşulmayacağını söyleyip “Bu nereden çıktı?” diye sorduğunu, belirlenen isimleri sayınca rakamın 80 civarında olduğunu, bu sırada … ile birlikte … ve…’nın salonun dışına çıkıp bir kaç dakika sonra geri geldiklerini, …’nun orada bulunan kişilere hitaben “Bu konu hoca efendiyle konuşulmuş ve 140 denmiş, benim açımdan konu kapanmıştır, bu listede en az 140 kişi olacak” diye söz sarf ettiğini, bu toplantının ertesi günü …, … ve kendisinin, Müsteşar…’la görüşmek için Hakimevi’ne gidip ona durumu anlattıklarını, bu görüşmenin sonunda Müsteşarın gidip uzlaşmalarını kendilerine söylediğini, bunun üzerine yeniden görüşmelere başladıklarını, iki kez daha aynı üyelerle Hakimevi’nde ve …’nin evinde toplandıklarını, …’nin evindeki toplantıya Fetullah Gülen cemaati mensupları olan dönemin HSYK Üyeleri …, …, .., …, … ile birlikte … ve kendisinin de katıldıklarını, o dönemde HSYK Genel Sekreteri olan… ile Genel Sekreter Yardımcıları olan … ve ..ile Yargıtay’dan gelen ….’nin de evde olduklarını, bu evde toplanmalarının amacının; Yargıtay’a seçilecek Fetullah Gülen cemaati mensuplarının isimlerinin belirlenmesi olduğunu, buradaki toplantıda 140 sayısı konusunda diretilmediğini, ancak en az 120 kişi olmasının istendiğini, daha önce belirledikleri 80’e yakın isim dışında bazı isimlerin de dile getirilmeye başlandığını, seçilmeleri hâlinde yaşanacak sıkıntıları dile getirdiğini, buna rağmen bu kişilerde ısrar edilerek isimlerin listeye yazılmasının istenildiğini, bu konuşmalardan sonra kendilerinin ve yüksek yargı üyeleri dışında Kurul Üyelerince verilen isimlerin görüşülmesini istediğini, bu görüşme esnasında bazı isimlere Fetullah Gülen cemaati mensuplarınca itirazlar gelmeye başladığını, bu kişileri üçüncü seçimde çok ısrar ettiği için seçtirebildiğini, kendilerinin de belirledikleri isimlerle sayının 180’in üzerine çıktığını, bu sayı ortaya çıkınca Fetullah Gülen cemaati mensuplarının kendi sayılarını 108’e kadar indirdiklerini, ardından kendilerinin de belli bir sayıya kadar indiklerini, dönemin HSYK Üyesi Ali Aydın’ın Kerim Tosun’u ısrarla Yargıtay Üyesi yaptırmak istemesi üzerine onu da listeye eklediklerini ve başka bir kişiyle birlikte Fetullah Gülen cemaati mensuplarının sayısının 110’a çıktığını,
…’nın evinde Danıştay’a seçilecek kişilerin isimlerinin gündeme gelmediğini, ancak Fetullah Gülen cemaat mensuplarının 37000 ve 38000 sicillilerin de seçilmesini istemeleri üzerine, bu hususun tartışma konusu yapıldığını, kendisinin ve …’in 37000 ve 38000 sicillilerin çok kıdemsiz olduğunu belirterek istemediklerini, ancak onların kendi cemaat mensuplarının daha çok 37000 ve 38000 sicilliler arasında olması nedeni ile bu sicildeki kişilerden Danıştay’a üye seçilmesini istediklerini, tartışma uzayınca idari yargı kökenli olan … ile … ve …’dan bu hususu kendi aralarında konuşup çözüme kavuşturmalarını isteyerek tartışmayı sonlandırdıklarını, …’nin evinde bir kez daha bir araya geldiklerini, Danıştay üyeliklerine kimlerin seçileceğinin …’nin evinde konu olduğunu, …’in 37000 ve 38000 sicillilerin yer almadığı, 33000 ve aşağıdaki sicillilerin yer aldığı bir listeyi gündeme getirdiğini, “Bakın 37000 sicilliler olmadan da 50 sayısına ulaşılabiliyor” dediğini, Fetullah Gülen cemaat mensubu olanların bu listeyi kabul etmediklerini, 37000 ve 38000 sicillilerin de yer aldığı bir listenin yapıldığını, idari yargıda Fetullah Gülen cemaat mensuplarına aşırı ısrarları nedeniyle mecburen 37 veya 38 kişilik bir kontenjan vermek zorunda kaldıklarını, bu toplantılar sonucu adli yargıdan Yargıtay’a seçilecek 160 isim ile idari yargıdan Danıştay’a seçilecek 51 ismin net olarak belirlendiğini, 2011 yılı başında seçilen 37000 sicillilerin tümünün Fetullah Gülen cemaat mensubu olduklarını ve Fetullah Gülen cemaat mensuplarının kontenjanından üye seçildiklerini, sanık …’ın Fetullah Gülen cemaat mensuplarının kontenjanı ile bilahare seçtiklerini, ancak sanığın seçilmesini …’in de istediğini,
Kovuşturma aşamasında tanık olarak alınan ifadesinde; sanığın Ankara İdare Mahkemelerinde görevli olduğunu ve sanığı … vasıtasıyla tanıdığını, soruşturma aşamasında hakkında işlem yapılan Yargıtay ve Danıştay eski üyelerinin hepsinin hakkında ne bildiğinin sorulduğunu, sanığın da o kapsamda hakkında beyanda bulunduğu kişilerden biri olduğunu, sanık hakkında örgüt mensubiyetine ilişkin somut herhangi bir bilgi sahibi olmadığını, 2011 yılının başında yapılan ilk seçimde isminin gündeme geldiğini, hatırladığı kadar sanığın ilk seçimlerde değil daha sonraki seçimlerde seçildiğini, …’in de dönem arkadaşı olduğunu ve seçilmesini istediğini, ön görüşmeler kapsamında cemaat mensubu olduğu iddia edilen kişilerin üzerinde ısrarcı olduğu kişilerden biri olmadığını hatırladığını,
Tanık … kendisi hakkında yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli olarak verdiği ifade ve ek ifadelerinde; ifade tarihi itibarıyla Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri ve Başbakanlık Danışmanı olarak görev yaptığını, 2010 yılında HSYK Üyesi seçildiğini ve bir yıl görev yaptıktan sonra Adalet Bakanlığı Müsteşarlığına atandığını, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile mücadelesinin de bu aşamada başladığını, 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması üzerine ortaya çıkan krizinden sonra Adalet Bakanlığı ile Yargıtay ve Danıştay Üyeleri içerisinde bu yapıya mensup olduğuna inandığı kişileri tespit ederek hazırlamış olduğu listeleri HSYK, Adalet Bakanı, MİT Müsteşarı ve Başbakan’a bildirdiğini,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2016/104109 sayılı soruşturma kapsamında tanık olarak verdiği ifadesinde; HSYK 2.
333, 107, 1, 3, 2, Almati Büyükelçiliği ..
Daire Başkanlığında görev yaptığı,
15.07.2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle bağlantılı olduğu değerlendirilen çok sayıda kişi hakkında ülke genelinde soruşturma başlatıldığı,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ağır cezalık suçüstü hâli doğrultusunda genel hükümlere göre yürütülen soruşturma kapsamında, Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan 16.07.2016 tarihli yazıda; ülke genelinde hükûmeti devirmeye ve anayasal düzeni cebren ilgaya teşebbüs etmek suçunun hâlen işlenmeye devam edildiği, bu suçu işleyen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin yurt dışına kaçıp saklanma ihtimallerinin bulunduğu ve bu örgüte mensup Yargıtay, Danıştay ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri hakkında soruşturma yürütüldüğü belirtilerek, aralarında sanığın da bulunduğu listede adları geçen yüksek mahkeme üyelerinin gözaltına alınmaları, ikametlerinde, çalışma odalarında ve araçlarında CMK’nın 116.
Daire Başkanlığında görev yaptığı,
15.07.2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle bağlantılı olduğu değerlendirilen çok sayıda kişi hakkında ülke genelinde soruşturma başlatıldığı,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ağır cezalık suçüstü hâli doğrultusunda genel hükümlere göre yürütülen soruşturma kapsamında, Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan 16.07.2016 tarihli yazıda; ülke genelinde hükûmeti devirmeye ve anayasal düzeni cebren ilgaya teşebbüs etmek suçunun hâlen işlenmeye devam edildiği, bu suçu işleyen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin yurt dışına kaçıp saklanma ihtimallerinin bulunduğu ve bu örgüte mensup Yargıtay, Danıştay ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri hakkında soruşturma yürütüldüğü belirtilerek, aralarında sanığın da bulunduğu listede adları geçen yüksek mahkeme üyelerinin gözaltına alınmaları, ikametlerinde, çalışma odalarında ve araçlarında CMK’nın 116.